Op. Dr. Vedat Uluğ ile Röportaj: İzmir’de Tüp Bebek, Doğum ve Kadın Sağlığı Üzerine
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Vedat Uluğ, İzmir’de yürüttüğü çalışmalarda infertilite (kısırlık), tüp bebek tedavisi, aşılama yöntemleri, doğum teknikleri ve kadın sağlığına dair birçok önemli konuda hizmet veriyor.
Kendisiyle yaptığımız bu röportajda, sezaryen sonrası doğumdan embriyo dondurmaya, çikolata kistinden tüp bebek başarısına kadar birçok konuyu tüm detaylarıyla konuştuk.
“İnfertilite, Zamanında Müdahale Gerektiren Bir Süreçtir”
Röportajımıza en temel soruyla başlıyoruz: “İnfertilite nedir ve ne zaman tedaviye başvurulmalı?”
Bu soruya Dr. Uluğ şöyle yanıt veriyor:
“İnfertilite, bir çiftin düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye rağmen bir yıl boyunca gebelik elde edememesi durumudur,” diyor.
“Ancak kadın yaşı 35’in üzerindeyse bu süre altı aya indirilmelidir. Çünkü yaş ilerledikçe yumurtalık rezervi azalır, yumurta kalitesi düşer ve beklemek gebelik şansını olumsuz etkileyebilir,” diye ekliyor.
Erken tanı ve kişiye özel yaklaşımın önemini vurgulayan Uluğ, “Her çiftin öyküsü farklıdır. Bu yüzden tedaviye başlamadan önce sürecin kişiye özel planlanması gerekir,” diyor.
“Her Kadına Tüp Bebek Gerekmez, Sebebi Doğru Saptamak Esastır”
İnfertilite tedavisinde hangi yöntemlerin uygulandığını sorduğumuzda, Dr. Uluğ tedavinin temelini şu sözlerle açıklıyor:
“Tedavi, nedenin doğru belirlenmesiyle başlar,” diyor ve ekliyor:
“Yumurtlama problemi olan kadınlarda aşılama (inseminasyon) uygulanabilir. Tüpler kapalıysa ya da erkek faktörüne bağlı ciddi sperm sorunları varsa o zaman tüp bebek (IVF) devreye girer.”
Ancak Uluğ’a göre tüp bebek her zaman ilk basamak değil:
“Her hastaya tüp bebek uygulanmaz. Bazı hastalar ilaçla ya da basit desteklerle doğal yolla gebelik elde edebilir. Bizim görevimiz, en uygun tedavi yolunu belirlemektir,” diye açıklıyor.
“Başarı Oranı Yaşa ve Yumurta Kalitesine Bağlıdır”
Tüp bebek başarı oranları konusunda da net konuşuyor:
“Başarı oranı; kadının yaşı, yumurta kalitesi, rahim içi dokunun yapısı ve embriyo kalitesine göre değişir,” diyor.
“Genel olarak 35 yaş altındaki kadınlarda başarı oranı %60’lara kadar çıkabiliyor. 40 yaşın üzerindeyse bu oran %20–25 civarında,” diye ekliyor.
Laboratuvar teknolojilerinin geliştiğini de hatırlatan Uluğ, “Artık embriyo dondurma (vitrifikasyon) ve genetik tarama (PGT) gibi yöntemlerle başarı oranlarını daha da yukarı çekebiliyoruz,” ifadelerini kullanıyor.
“Erkeklerde Yaşam Tarzı Sperm Kalitesini Belirliyor”
Erkek faktörünün önemine de dikkat çeken Op. Dr. Vedat Uluğ, bu konuda özellikle yaşam alışkanlıklarını işaret ediyor:
“Erkek infertilitesinde en önemli etken yaşam tarzıdır. Stres, sigara, alkol, uykusuzluk ve kötü beslenme sperm kalitesini ciddi şekilde etkiler,” diyor.
“Bunun yanında varikosel, hormon bozuklukları ve ağır metal maruziyeti gibi tıbbi durumlar da sperm hareketliliğini bozar,” diye ekliyor.
Erkeklere önerisini ise şöyle özetliyor:
“Düzenli egzersiz, dengeli beslenme, antioksidan desteği ve ürolojik kontrol, bu sürecin olmazsa olmazlarıdır.”
“Tekrarlayan Düşüklerde Genetik Faktörleri Göz Ardı Etmeyin”
Tekrarlayan düşüklerin nedenini sorduğumuzda, Dr. Uluğ hemen genetik faktörlere dikkat çekiyor:
“Bu durumun en sık nedeni, embriyodaki genetik bozukluklardır,” diyor.
“Ayrıca rahim içi yapışıklıklar, pıhtılaşma sorunları ya da hormon dengesizlikleri de etkili olabilir.”
Tüp bebek tedavisinin bu noktada büyük avantaj sunduğunu belirten Uluğ,
“Genetik tarama sayesinde sağlıklı embriyoları seçip transfer ettiğimizde düşük riski ciddi ölçüde azalıyor. Bu yöntem, tekrarlayan düşük yaşayan çiftler için umut verici bir seçenek haline geldi,” ifadelerini kullanıyor.
“Embriyo Dondurma Zamanı Durdurmak Gibidir”
Embriyo dondurma hakkında da sıkça merak edilenleri yanıtlayan Uluğ, yöntemin güvenilirliğini özellikle vurguluyor:
“Evet, embriyo dondurma son derece güvenli bir işlemdir,” diyor.
“Yeni nesil vitrifikasyon yöntemiyle embriyoların çözülme sonrası canlı kalma oranı %95’in üzerinde. Yani yıllar önce dondurulan embriyolar bile sağlıklı bir gebelik için kullanılabiliyor.”
Bu yöntemin sadece tıbbi değil, psikolojik olarak da kadınlara güç verdiğini düşünüyor:
“Özellikle kanser tedavisi öncesinde yumurtalık rezervini korumak isteyen kadınlar ya da ikinci çocuk planlayan çiftler için bu büyük bir avantaj. Kısacası embriyo dondurmak, zamanı durdurmanın bir yolu,” diyor.
“Doğum Deneyimi Her Kadın İçin Farklı Olmalı”
Röportajın ilerleyen bölümünde konuyu doğuma getiriyoruz. Dr. Uluğ, doğumun da tıpkı tedaviler gibi kişiye özel olması gerektiğini söylüyor:
“Kadın doğum pratiğinde yalnızca tüp bebek değil, doğumun kendisi de kişiye özel olmalı,” diyor.
“Epidural doğum (ağrısız doğum) ve prenses doğum gibi yöntemlerle anne konforu ön planda tutuluyor. Ayrıca ebe desteği, doula desteği, hamilelik yogası ve doğum eğitimiyle anne adaylarını fiziksel ve psikolojik olarak doğuma hazırlıyoruz.”
Ayrıca yumurtalık kisti, çikolata kisti (endometriozis) ve dermoid kist gibi hastalıkların erken teşhisinin de kadın sağlığı açısından kritik olduğunu ekliyor.
“Kadın Bedeni Bir Bütündür”
Röportajın sonunda Dr. Uluğ’a son olarak kadınlara ne söylemek istediğini soruyoruz. Gülümseyerek şu cümleleri kuruyor:
“Kadın bedeni bir bütündür,” diyor.
“Sadece doğurganlık döneminde değil, ergenlikten menopoza kadar her evrede düzenli kadın doğum kontrolleri sağlıklı bir yaşamın temelidir.”
Sözlerini şu ifadeyle tamamlıyor:
“Unutmayın, erken fark edilen bir problem, çoğu zaman tedavi edilebilir bir problemdir.”
Hakkında
Op. Dr. Vedat Uluğ – Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Uzmanlık alanları: Tüp bebek (IVF), infertilite tedavileri, endometriozis, çikolata kisti, over kisti, dermoid kist, aşılama tedavisi, doğum ve doğum sonrası bakım, sezaryen sonrası doğum, epidural doğum, prenses doğum, ebe ve doula desteği, hamilelik yogası, genital estetik.
Op. Dr. Vedat Uluğ instagram: https://www.instagram.com/drvedatulug/
Op. Dr. Vedat Uluğ web site: https://vedatulug.com/
Op. Dr. Vedat Uluğ klinik: https://clinicvivien.com/

























