Ticari hayatın içinde olan her işletme ve tacir için vergi mevzuatı, en az ticaretin kendisi kadar karmaşık ve riskli bir alandır. Devletin vergi gelirlerini güvence altına almak amacıyla uyguladığı sıkı denetimler, bazen işletmeleri hiç beklemedikleri suçlamalarla karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu suçlamaların başında, kamuoyunda “Naylon Fatura” olarak bilinen, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme/kullanma fiilleri gelir. Bu durum sadece idari para cezalarıyla sınırlı kalmaz; Vergi Usul Kanunu (VUK) 359. maddesi uyarınca “Vergi Kaçakçılığı Suçu” kapsamında hapis cezası riskini de beraberinde getirir. İzmir gibi ticaret hacminin yüksek olduğu bölgelerde sıkça rastlanan bu incelemelerde, sürecin bir Mertcan Turan Hukuk Bürosu uzmanlığı ile yönetilmesi, hem mali özgürlüğünüzü hem de ticari itibarınızı korumak için elzemdir.
Vergi müfettişleri tarafından hazırlanan “Vergi Tekniği Raporları”, suçlamaların temelini oluşturur. Bir mükellefin, mal veya hizmet aldığı firmanın “kod”a girmesi veya sahte fatura düzenleyicisi olarak tespit edilmesi, o faturayı kullanan iyi niyetli işletmeleri de şüpheli duruma düşürebilir. Burada en kritik nokta “Kasıt” unsurudur. Mükellefin, faturanın sahte olduğunu bilerek mi kullandığı, yoksa ticari hayatın olağan akışı içinde bilmeden mi bu belgeyi kayıtlarına aldığı ispatlanmalıdır. Bu savunma stratejisi, hem Vergi Mahkemesi’nde açılacak vergi/ceza ihbarnamesi iptal davalarında hem de Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek ceza davasında hayati önem taşır. Alanında deneyimli bir Vergi Avukatı, ticari defterler, irsaliyeler, banka ödemeleri ve nakliye belgeleri gibi yan delillerle işlemin gerçekliğini ortaya koyarak suçlamaları çürütebilir.
Süreç sadece naylon fatura ile sınırlı değildir. Matrah artırımı, stok affı veya yapılandırma kanunlarından yararlanma süreçleri de vergi hukukunun önemli parçalarıdır. Ancak VUK 359 kapsamındaki suçlar genellikle uzlaşma kapsamı dışında tutulduğu için, yargı yoluyla çözüm aramak zorunludur. Şirket yöneticilerinin ve ortaklarının, şirketin vergi borçlarından veya işlenen vergi suçlarından dolayı şahsi sorumlulukları doğabilir. Bu durum, şirketin tüzel kişiliğinin ötesine geçerek, yöneticilerin mal varlıklarına ve özgürlüklerine tehdit oluşturur. Bu nedenle vergi davaları, şirketler hukuku ile iç içe yürütülmeli ve bir İzmir Şirket Avukatı perspektifiyle ele alınmalıdır.
Vergi incelemesine başlanıldığı andan itibaren, tutanakların imzalanması, defter ve belgelerin ibrazı gibi aşamalarda yapılacak hatalar, ileride telafisi güç zararlar doğurabilir. “Kod” listesinden çıkmak, özel esaslardan genel esaslara dönmek ve haksız tarhiyatları iptal ettirmek için idari ve yargısal yolların zamanında kullanılması gerekir. Unutmayın, vergi hukuku şekil ve süre şartlarının çok katı olduğu bir alandır; profesyonel destek almak, işletmenizin geleceğini kurtarabilir.

























